Tarık Demirkan
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 20 Ağustos’ta Macaristan’a bir günlük ziyarette bulunacak.
Macar medyası ise, geleneksel olarak Budapeşte tarafından büyük bir itibarla beklenen konukların başında gelen cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ziyaretinin gerekçesinden çok, bu ziyaretin neden bu kadar kısa olduğu ve içeriğinin ne olacağı sorularına yanıt arıyor.
Bu tür ziyaretlerde şimdiye dek alışık olunanın tersine Macar hükümeti tarafından derli toplu bir açıklama yapılmadığı gibi, ziyaret esnasında ya da sonrasına basına açık bir bilgilendirmenin de olmayacak olması, ziyaret etrafında oluşan esrarengiz havayı daha da artırıyor.
Her ne kadar Macaristan ve Türkiye arasında son yıllarda oluşan stratejik ortaklık kapsamında masaya konulması beklenen pek çok gündem maddesi olsa da, bunların hiçbirinin öne çıkarılmadığı ziyaretin amacı ne olabilir?
“İade-i teşekkür ziyareti”
Macar kaynakların dikkat çeken sessizliği içinde, Türkiye basınına atıf yapılarak yayımlanan bir haber, Erdoğan’ın bu ziyaretle Macaristan’a uluslararası itibar kazandırmayı amaçladığının altını çiziyor.
20 Ağustos Macaristan’ın en büyük resmi bayramı. Bin yıl önce bu topraklarda Macar Devleti’nin kuruluşunu temsil eden bu gün, geleneksel olarak büyük törenlerle kutlanır. Akşamında da Budapeşte çok büyük bir havai fişek gösterisine sahne olur.
Erdoğan’ın bu yıl, bu bazı başka liderlerle birlikte kutlamaların onur konuğu olması bekleniyor.
Zamanlamada önemli ikinci etken de 19 Ağustos’ta Budapeşte’de başlayan Dünya Atletizm Şampiyonası.
Futbola ve genel olarak da spora olan büyük ilgisiyle tanınan Macar Başbakanı Viktor Orban’ın, Macaristan’ın tarihinde düzenlediği en büyük spor etkinliği olan bu şampiyonaya verdiği önem biliniyor.
Erdoğan’ın, Dünya Atletizm Şampiyonası’nın açılış törenlerine katılamasa da, Pazar günü şampiyonada onur konuğu olması ve yapılacak olan 100 metre finalini Viktor Orban ile birlikte şeref tribününden izlemesi bekleniyor.
Türkiye Cumhurbaşkanı’nın Macaristan’daki bu törenlere ve etkinliklere katılmasının arkasında ise elbette Türkiye’nin Macaristan’a ve Macar hükümetine verdiği değer yatıyor.
Ama bunun yanı sıra şahsi ilişkilere çok önem verdiği bilinen Erdoğan’ın bu ziyaretle Orban’a bir tür “iade-i teşekkür” jesti yapmasının payı olduğundan da kulislerde söz ediliyor. Çünkü Viktor Orban, Türkiye’deki seçimler öncesinde gazetecilere “Erdoğan’ın kazanması için dua ediyorum” demiş ve seçim zaferinin ardından da Erdoğan’ı ilk tebrik eden yabancı lider olmuştu.
İki ülke arasındaki ‘stratejik ortaklık’ ne anlama geliyor?
Türkiye ve Macaristan arasında bir süredir çok yönlü ilişkileri kapsayan ve son derece derin bir iş birliği süreci yaşanıyor.
Bu süreç birkaç yıldır da taraflarca “stratejik ortaklık” adı altında hayatın tüm alanlarını kapsayan ve uzun erimli bir “kader birliği” olma yolunda evriliyor.
Her iki ülke yönetimi için de “Batı ve NATO müttefiki” olmak ne kadar doğalsa, kendi ulusal çıkarları için, içinde bulundukları ittifakın tavrından daha bağımsız politikalar izlemek, özerk uluslararası birliktelikler üzerinde çalışmak da o kadar doğal kabul ediliyor.
Her iki ülke de Rusya’ya karşı takındıkları tavırla ABD ve NATO’nun belli ölçüde tepkisini alıyor, Çin ve Arap ülkeleri ile olan ilişkileriyle de tedirginlik yaratıyorlar.
Macaristan Avrupa Birliği içinde V4 ülkeleri olarak anılan Doğu Avrupa ülkeleri ile yöresel bir birlik oluştururken, Türkiye de Türk Konseyi ile buna benzer bir iş birliğini Asya’da yaşama geçiriyor.
Macaristan konuk üye olarak Türk Konseyi üzerinden Asya’ya girmeye çalışırken, Türkiye de Macaristan ve V4 ülkeleri yardımıyla AB içinde pozisyonlar kazanmaya çalışıyor.
Ve belki de bu stratejik ortaklıkta en ilginç nokta da bu birlikteliğin artık deklare edilmiş bir hal alması, iki ülkenin uluslararası politikalarını da açık bir şekilde koordine etmeleri.
Bunun en son örneği İskandinav ülkelerinin NATO’ya üye kabul edilmesinde Türkiye’nin çekincelerinin Macaristan tarafından dikkate alınmasıydı.
Ankara’nın, elbette bazı gerekçeler göstererek özellikle İsveç’in üyeliğine onay vermediği süre zarfında, Budapeşte de bu iki ülkenin üyeliğini -sudan bahanelerle- veto edeceğini açıklamıştı.
Türkiye, Macaristan için neden önemli?
Elbette Türkiye’yi yakın bir dost ülke olarak görmenin Macaristan açısından ekonomik, jeopolitik ve ulusal güvenlik gibi pek çok konularda haklı gerekçeleri var.
Orban açısından Türkiye; enerjinin geldiği, mültecilerin ise Avrupa’ya gelişinin engellendiği bir ülke konumunda. Her iki faktör de bugün hayati öneme sahip.
Ancak daha derinde yatan asıl gerekçe, Macaristan lideri Viktor Orban’ın, Batı ülkelerine genellikle bugün egemen olan ve kendisinin karşı olduğu liberal politikaların zayıflatılmasında, daha muhafazakâr bir Batı dünyasının yaratılmasında, Türkiye ve –bir ölçüde- Rusya ile olan olumlu ilişkileri önemli bir faktör olarak görmesi.
Şu an Türkiye’nin yönetiminde de Viktor Orban’ın kafasındaki Avrupa ve Dünya modelinin gerçekleşmesine katkıda bulunabilecek bir siyasetçi bulunuyor.
Bu nedenle de uzun vadeli vizyonunun yaşama geçirilmesinde Viktor Orban Recep Tayyip Erdoğan’ın seçimleri kazanması için tanrıya dua ettiğini söylüyor.
Ve seçimlerden zaferle çıkan Erdoğan ile birlikte yeni adımlara hazırlanarak, “bizi izlemeye devem edin” diyorlar.